YAZARLAR
KATEGORİLER
- Ahmet Latif (5)
- Anlık Yansımalar (26)
- Damlalar (129)
- Düş Sözlüğü (1)
- Genel (245)
- İsmet Selim (134)
- Komik Diyaloglar (1)
- Ömer Faruk (77)
- Ömürlük (1)
- Ranâ Kurşunî (17)
- Yazarlarımızdan Özlü Sözler (12)
ARŞİVLER
- Ocak 2024 (2)
- Eylül 2023 (1)
- Kasım 2022 (1)
- Temmuz 2022 (2)
- Nisan 2022 (1)
- Mart 2022 (1)
- Şubat 2022 (4)
- Ocak 2022 (1)
- Aralık 2021 (1)
- Ağustos 2021 (13)
- Temmuz 2021 (4)
- Haziran 2021 (6)
- Mayıs 2021 (7)
- Nisan 2021 (11)
- Mart 2021 (12)
- Şubat 2021 (13)
- Ocak 2021 (12)
- Aralık 2020 (15)
- Kasım 2020 (16)
- Ekim 2020 (16)
- Eylül 2020 (17)
- Ağustos 2020 (15)
- Temmuz 2020 (15)
- Haziran 2020 (11)
- Mayıs 2020 (12)
- Nisan 2020 (15)
- Mart 2020 (9)
- Şubat 2020 (9)
- Ocak 2020 (8)
- Aralık 2019 (8)
- Kasım 2019 (8)
- Ekim 2019 (9)
- Eylül 2019 (9)
- Ağustos 2019 (8)
- Temmuz 2019 (8)
- Haziran 2019 (7)
- Mayıs 2019 (10)
- Nisan 2019 (9)
- Mart 2019 (7)
- Şubat 2019 (2)
- Eylül 2018 (1)
- Nisan 2018 (2)
- Eylül 2017 (1)
- Nisan 2016 (1)
- Ocak 2016 (1)
- Ekim 2015 (4)
- Temmuz 2015 (1)
- Mayıs 2015 (1)
- Şubat 2015 (5)
- Ocak 2015 (6)
- Kasım 2014 (1)
- Ekim 2014 (8)
Bültenimize abone olun
30 Haziran 2021
Mart ayı için söylenir değil mi? Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır diye. Keşke durum böyle olsa, hiç olmazsa yaz mevsimi için de. Her yer cıvıl cıvıl ifadesi kullanırız, her yer yemyeşil, insanlar dışarıda, herkes bir uğraşta, kış gibi insanları eve kapatmaz, ruh halini kötü yansıtmaz, selam vermek zül gelmez, koyunlar meleşir, kuzular hoplar zıplar. Vakıa bunun tam tersini gösteriyor, en azından benim için. Yaz mevsimi yalnızlığın en sık yaşandığı, insanların birbirinden kaçtığı, sohbetin muhabbetin önüne geçebilecek hava şartları, ruh hali, fizyolojik zorluklar gibi tabî nedenlerin önüne geçilemiyor oluşundan sebep, yalnızlığın en dip âlâsı gibi gelir. Herkesin bir inzivası, herkesin bir köşesi, kitabı, telefonu, bilgisayarı, televizyonu ile yalnız bir arkadaşlığın yaşandığı bir mevsim. Hepsi bu.
Kış mevsimi böyle mi? Sokularak ısınmaya çalışan ruhların, sohbetle ısındıkları, çayın kahvenin şıngırtısının iç açtığı, buğulanmış camların, içeride; “sohbet koyu galiba, haydi biz de katılalım” diyerek iç geçirdiğin güzel mekanların içine dalma isteğiyle yanıp tutuşursun. Kış mevsimi daha bir birleştirici, daha bir bütünleyici gibi gelmiştir.
Yaz’ı sevemedim, oldum olası sevemedim.
13 Haziran 2021
soru basit. bir anda akla düşen tuhaf sorular vardır ya; cevabını bilip bilmemek arasında gidip gelirsin, işte öyle bir soru.
“satın alabileceğin başka bir hayalin kalmadığında, intihar düşüncesi yeniden hortlar mı?”
hiç gitmemiştir dediğini duyar gibiyim. o halde üzülme. sen bunu başaracak bir yüreğe sahip değilsindir. korku dünyası içinde, korkularınla ve tedirginliklerinle yaşamaya, bunların sana verdiği zararlarla yüzleşmeye, her yeniliğe gözlerini devirmeye ve kabullenmeye, onların üstesinden gelmek üzere çalışıp, yenilgiye bir kez daha uğramayla sonuçlanacak.
bal gibi de biliyorsun, bırak kendini kandırmayı.
11 Haziran 2021
Bulunduğun ortamda ortaya bir fark koyabilmek için birtakım özellikler gerekebilir. Bu sayede indanlara farklı bakış açıları sunulabilir. Üzerinde hiç düşünmedikleri bir konu hakkında harekete geçmeleri sağlanabilir.
Tabi farklı olmak ile farklılaşmak arasında o ince ayrımı gözeterek. Farklı görünmek için kılıktan kılığa girenlerden olmamak lazım.
07 Haziran 2021
Daha önce yazdım mı bilmiyorum ama şu hayatta söyleyebildiğim için şükrettiğim şeylerden biridir anneme söyleyebildiğim şu cümle: “‘ben’ ‘SEN’i üzeceğim, ‘SEN’ de ‘ben’i affedeceksin!” Elhamdülillah.
03 Haziran 2021
en güzeliyse; renklerin cümbüşüne bedavadan seyirci ol. fena mı? haziran içinde baharın ilkini yaşıyor olsakta, son olanını arıyor ya gönül, kavurucu sıcağın ucundan kıyısından geçip, yeniden hafifçe üşümeye yüz tutmuş bir havanın içinde güne uyanmak hem de zinde, demir gibi.
insanın arayışı bu, elinde imkanı olan şeye de, olmayana da tutkunluğu ve elde etme isteği, arzusu. bununla yanıp tutuşur, hasedi bile bunadır. hasedi bir metaya gibi görünse de; Rabbinin verdiği nimete sürekli bir şekilde yaşama isteği. aç gözlü ve gönüllü insanın buradaki arayışıysa, baharın son hali ve renklerin cümbüşü, güneşin erken batması, karanlığın uzaması ve hayallerinin arkasının kesilmemesi.
havalar ısınırsa hayallerin de ardı kesilecek ve bir nekahet dönemine girip, hayal edebilme zayıflığına düşecek ve bunun elinden alınmasına üzülecek gibisin. son baharın verebileceği şeylerin belki de hiçbir sınırı yoktur, kim bilir. en azından özlemin, sevginin böylesi, öyle değil mi?
02 Haziran 2021
o şehirde çocuklar gibi şendik
ellerimizde top gibi şekerler
kara közde pişmiş kestaneler
ellerimizde oyuncaktan at arabaları
yalın gezdiğimiz o kır bahçeleri
kokusundan bayıldığımız
o sulu nar ağaçları
kendimizi temizlediğimiz
ağaçların yaprakları
sonbaharın sade sessizliğinde
koşuşturduğumuz zamanlar
ne zaman geri gelir kimbilir
o kaybolan koca şehir…