YAZARLAR

KATEGORİLER

ARŞİVLER

Bültenimize abone olun

27 Mayıs 2021

Aylardır üç dört sokak köpeği çitlerin arkasında duruyorlardı. Geçimlerini arada kendilerine uzatılan yemek/ekmek parçalarından çıkarıyorlardı. O an için aç olabilecekleri düşüncesi ile öğle yemeğinde mideme çok geldiğini düşünüp yemediğim bir miktar ekmek parçası ile şimdi ben de karşılarındaydım.

Benim merhamet nazarıma göre en küçük köpeğe en büyük lokmayı verme düşüncesi hareketlerimi yönetiyordu. Ortalarına atacağım ekmek parçasını içlerinden en atik ve hırslı olanın alacağını ve bu yüzden diğer çelimsiz ve küçük köpeklerin aç kalacağını daha öncesinden deneyimlediğimden bu sefer farklı bir taktik izlemeye karar vermiştim.

Ekmekten kopardığım bir parçayı, büyük köpeklerin yemek için biraz uzaklaşacağı bir noktaya atarken, bu sırada küçük köpeğe rahatça ekmek yedirebiliyordum.

Bir diğer taraftan da küçük bedenli köpeğin daha az enerji harcayacağını ve büyük köpeklerin bu yüzden belki de daha fazla ekmek yemeleri gerektiği gibi başka bir mantıksal hisse kapıldım. Elimde kalan küçük bir parça ekmeği siyah burunlu, içlerindeki en atik ve iri cüsseli köpeğe uzatırken çit teli ile beton arasından uzattığı kafası ile ekmekle beraber elimin yarısını ağzının içine alması bir oldu. Allahtan ısırmak gibi bir hamlesi olmadığından elime bir şey olmadı. Fakat ben ekmeği uzatmaya başladığımdan itibaren ekmeğe odaklanması, kafası ile elimin her hareketini hızlı reflekslerle takip etmesi, burnundan çıkardığı sesler ve son olarak elimi de ağzına alacak şekilde yaptığı çevik hamleye şahit olunca içimden geçen cümleler şöyleydi;

“Aman Allah’ım. Hırsa bak. Aynı insanoğlu!”

25 Mayıs 2021

Onu kurtaran aşkı olacak. Kimini ibadeti, kimini teslimiyeti, kimini de aşkı kurtaracak. Onu kurtaran da karşılıksız aşkı olacak. Onu kuyudan çıkartan karşılıksız aşkı olacak.

22 Mayıs 2021

benliğimin altında çırpınır
sonra seslerin yoğunlaşmasıyla dışa yansır
kırık hayallerin
birbirleriyle buluşması gibi
havada yoğunlaşırım
tüm benliğim ve ben
I
rüzgarın dansı var penceremde
uğultu deryası penceremde
kalmaz ondan eser penceremde
kaldırımlardan toplar tüm tozlarını
gittiğini ve bir daha geleceğini söylemeden
II
sen kendini sıralamaya koymuşsun
keskin bir döngü içerisinde
gelişinde keskin oluyor, gidişinde
ve can yakıyor, can yakıyorsun
yorgun ölümler alarak
sonsuzluğa gömüyorsun
III
artık seni özlemez oldum
üstüne yazı yazmaz oldum
yorgunluğuma yorgunluk
yoluma ise iki kat barikat koydun
ve bir ben bile seninle baş edemedim…

 

not: yine çok geçmiş günlerden.

10 Mayıs 2021

Düpedüz ‘iki’yim ben. Birinin diğeri ile alâkası yok. Birisi ‘Mersin’ diğeri ‘tersin’. Biri siyah öteki beyaz. Hanzala benim için söylemiş:”İsmet Selim münafık oldu Ya Rasul-Allah!” Yarısı dolu tek bardak olmaktan çıktı bu iş erenler. Basbaya iki bardak var masada. Biri ağzına kadar dolu, taşıyor. Bir diğeri ise hiç dolamayacak kadar boş. Medet Ya Mümît, medet Ya Hayy !!!

09 Mayıs 2021

     bir fotoğrafın, eski bir kitabın altı çizili birkaç satırında bulduğun anılar, sana yıllar sonra bile neleri neleri hatırlatabilir. kötü mü iyi mi buna sen karar vereceksin. bir süre susup hafif bir tebessüm belirirse dudaklarında belli belirsiz, mutlu olduğuna, diğer türlü acılı ifadeler seni bekler silerken fotoğrafı veya o anıyı.

 

     geçmişte yaşayan, geçmişin soğuk zincirlerinden kurtulamamış bünyelerin içinde kayboldukları bir girdap gibi, kendine karşı çekim kuvveti inanılmaz kuvvetli bir şey; geçmiş. bunu bir fotoğraf karesinde yahut bir anılar dizisinde, kitaplığında yıllardır sakladığın o sararmış yapraklı ve küf tutmuş kokusuyla yapraklarını çevirerek okuduğun kitabın içinde arar durur. 

 

     geçmişin acıları, sevinçleri, her türlü şekilde içinde yaşayan bir asalak gibi büyür ve senden beslenir. sağlıklı beslenir, yediğine içtiğine dikkat edersen, sağlığını geri kazanman kısa zamanda gerçekleşir. geçmişin yakanı bırakıp, taşıdığın yüklerinden kurtulup, son sürat nefes almanı sağlamak istiyorsan da, bunun ilacını senin bulman ve tedavi sürecini de ona belirlemen gerekir. yoksa o asalak seni emmeye, kanınla beslenmeye, ücretsiz şekilde hayatını idame ettirmesine devam etmesine olanak sağlayacak olan sensin. 

 

     ver kararını.

03 Mayıs 2021

Her şeyin mübah görüldüğü bir bağdır o. Suçlanmak noktasında ilerleyebileceğin seviyeyi tahayyül edebiliyor musun? Ben onu yaşadım, geçmiş bir zaman kullandım çünkü buna müsaade etmenin zararını en çok ben gördüm. Suçlanmak derken dilimi korkak alıştırdığımı düşünme. Aksine bunun seviyesinin ne olduğunu ben bilirim, yaşadıklarımı ben bilirim. 

 

Bir ilişki düşün; o ilişkiyi açıklayan şey de kan bağı olsun, öyle bir ilişki. Peki bu ilişkideki şerefi, haysiyeti, kişilik ve karakterine kadar suçlanmış bir kişi, hatası her ne olursa olsun, bu ızdıraba ne kadar bir süre daha dayanabilir? Yahut dayanmak zorundadır? 

 

İnsan sürekli suçladığı birini sırf arasındaki kan bağı sebebiyle mi etrafında tutmak ister ve hayatından çıkarmaz? Bu kadar kötü bir bünyenin etrafında olmasına neden katlanmak zorundasınız? Atsan atılmaz, satsan satılmaz değil mi? Artık değil ve olmayacakta. 

Erkek evlatlarına sarılan, tutunan, yapışan anneler görürsünüz resimlerde. Sanki tek dayanakları onlarmış gibi. Sanki onlar kurtarıcıymış gibi. Bilmezler ki anneler, asıl erkek evlatlar muhtaçtır sarılmaya, ilgiye, yol gösterilmeye, güçlü ve şefkatli bir dayanağa. Bir insana haddinden fazla yüklenildi mi, çöküntünün altında kalan hem yüklenen hem de yükleyen olur.