YAZARLAR

KATEGORİLER

ARŞİVLER

Bültenimize abone olun

29 Mart 2021

Geçen hafta yazamadım. Yazıp yazıp sildiğimi nereden bileceksiniz? Bu yazıyı nerede, ne zaman, hangi şartlarda yazdığımı bilmediğiniz gibi. Yazmanın ne kadar zor olduğunu bilir misiniz? Okumak gibi değildir. Yazarken düşünmek zorundasınız. Seçenekler var. Okurken öyle değil. Zaten en sevmediğim şey seçenekler değil mi? Bize ters seçim yapmak. Bize ok, yön lazım. Nereye gittiği önemli değil. Ama kendi oklarımızı kendimiz koymamız gerektiğinde, yandık işte!

26 Mart 2021

Hakiki manada bilmek.

Hakikatı bilmek. 

Kendini bilmek. İç yüzünü bilmek. Kendi iç karanlığını bilmek.

Bilememek ya da..

Belki de bilememek kurtarıyor bizi.

23 Mart 2021

hani hiç olmayacak şeyler vardır hayatta, hayali bile mümkün olmayacak şeyler. gerçekleşmesi için rüyalarda görmek gerek dediğin türden şeyler. bir beklediğinin gelmesi, seni seviyorum dediğin kişinin karşılık vermesi, para, şu bu… hayır bunlardan bahsetmiyorum. bahsettiğim koşulsuz şartsız bir özgürlük hayali. hayallerini süsleyen, kafanın üstünde düşünce bulutları açan, seni alıp vasıtasız diyarlar dolaştıran özgürlüklerden bahsediyorum. hani intikamın, zulmün, kanın, öldürmenin olmadığı ve yeşil vadilerin sıkmadan gözünün alabildiğine ufukta uzandığı, şelalelerin çağladığı, yağmur seslerinin toprak kokusuyla birleştiği bu basit gibi görünen anları yaşarken, aynı zamanda bunları kimsenin bozamadığı o ince, pembe, güzel hayallerin içinde yaşayabilmek. bana göre gerçek özgürlüğün girişi bu şekilde.

 

belki de gerçek özgürlüğü, rüyalarda bile bulabilecek kadar cesaret ve yürek yoktur.

 

bunun yerine başta da söyledim ya; kaybolmayı dilemek. en daha kolayı, en daha ulaşılabilir olanı. bir zaman makinesi olsa, bunu mümkün kılabilir miydik acaba? bunu da düşüneyim.

18 Mart 2021

Söyleyecek sözün varsa yaz dostum.

Aklına geleni yaz dostum.

Bir fikrin varsa yaz dostum.

İster kağıda, ister telefona yaz dostum.

17 Mart 2021

kararsız kalmak, birkaç şeyin arasında kalmak, parmağı dudaklara koyup birkaç şeyin arasında gidip gelmek ve kararsızlık halinin devamı. bunlar elbette ölüm denen şeyi anlatamaz. ölüm mutlak bir son. fâni olanlar bizleriz ve son da bizim için. bizler birkaç şeyin arasında kalıp, tereddüt yaşarken, ölüm denen mutlak son bizim için tereddüt etmez. tereddüt yaşamaya devam etmek, hayatın bir parçası olarak kalmaya devam edecek, mutlak sona ulaşıncaya kadar. 

ölüm; cesedin ruhsuz kalıp buza kesmesi, ihtiyar (seçim) halinin kalkması, konuşmanın ve eylemin ortadan kalkması gibi şeyleri de beraberinde getirir. bunlara ilaveten bir de, yaşarken ölmek eylemini tadanlar, yaşarken dünyanın acısıyla, bir ölü gibi hemhâl olup, ölümü kısmi de olsa tadanlar var, ki bunların yanında diğer insanların çektikleri acıların esâmesi bile okunmaz. elbette her omzun yükü farklı yani bunu biz kendi yazımıza yontacak olursak, her bünyenin ölümü kendi mesabesinde olacaktır. omuzlardaki yükler, acıların vücut bulmuş hali, dünyadaki ölümün bir başka versiyonu. 

dünyanın hâli; zaten kendi içinde öylesine soğuk ve yıkıcıyken, misafirleri ve gezginleri olarak bizlerinde bu ateşin içine odun atmasının mantığını anlamlandıramıyorum. ya hatanın müsebbibi benim yahut hatanın kendisini göremeyecek kadar ebleh biriyim. yine de ebleh olmadığımı ümit etmek istiyorum. 

ben ümitvâr değil, kötümser biriyim, elimi attığım her şeyinde böyle olduğunu düşünür ve bir gün beni mahvederek elimden kayıp gideceği korkusuyla yaşar dururum. geçmişimin bazı noktalarını değiştirmeye güç yetiremiyor olacağım ki; bunlar da bir türlü değişmek ve gözlerimi ufka daha ümitvâr şekilde yatıramıyorum. olsun, belki bu da değişir.  

“yazıya başlık bulup kafamdaki düşüncelerin uçlarını birleştirmeye çalışırken, hem başlığın kendisinden, hem de uçları birbirlerinden her bir kelimeyle ayırmış oldum.”

15 Mart 2021

doruklardan aşağıya iner
sonra tekrar yükselir havaya
sonra sürer ve gider
tıpkı az sonra kopacak olan
sevda bombardımanı gibi
ancak beyaz perdeye dökülür
yalın bir ağaç kovuğu kokusudur
yavan ekmeğin bereketidir havada
ama kalbin kan toplayamamasıdır artık
heyecan kaldırmaz
beyazlara da bürünmez
ya sevda lafa dökülürse
kalbin ağzı hiç açılmaz
ben de sevdim bir yar gibi
çekti ve gitti
hiç yapmadığım gibi

Onu çok iyi hem de çok iyi anlıyorum. Haftasonları, kalkardık sabahları. Her seferinde keyifli, güneşli, değişik, neşeli bir haftasonu olmasını istediğimi hatırlıyorum. Sonra babam uyanıp, belki de kahvaltı yapmadan kahvehaneye giderdi. Annem de çamaşır sepetini eleyip, kirlileri yıkamaktan başlar, yerleri silip, yemek yaparak bitirirdi haftasonlarını. Sonra pazartesi okula giderdim.

11 Mart 2021

Beklemenin bir çok örneği var. Ekmek kuyruğunda beklemekten tut, hastanede acil odası kapısında, mahkemede duruşma salonu önünde beklemek. Ameliyatta olan birini, askere giden yakınını beklemek. Attığın mailin cevabını beklemek. Dolmuş beklemek. Tren de olabilir tabi.

En basitinden kırmızı ışıkta beklemek.

Sizin müdahale edemeyeceğiniz bir kararı, değiştiremeyeceğiniz bir anı beklemek.

Bu beklemelerde harcanan enerjinin israf sayılmaması için bazı uğraşlar gerekli.

Mesela, kitap okuma/dinleme, yazma/çizme gibi.

Ama en iyii tefekkür belki de.

Evet. Tefekkür iyidir.

 

08 Mart 2021

“”Özür dilerim” demek, “Tamam! Çok uzatma!” demektir.”

05 Mart 2021

Zaman hızla akıp gidiyor. Günlerin, haftaların esamesi okunmuyor. Dün dediğimiz şey bir ay öncesi neredeyse. Gelecek aydan bahsederken geçip gitmiş bile zaman.

Zaman, aman dinlemeyen bir gerçek.

Eski Yazilar »