YAZARLAR

KATEGORİLER

ARŞİVLER

Bültenimize abone olun

31 Ağustos 2020

Sana bakmadığım anda, bana baktığını bilseydim, sana hiç bakmazdım ki gözlerini şu pecmürde ve bedbaht halimden geri çevirmeyesin, alıkoymayasın diye. Şu gecemin karanlığında okyanusumun diplerini aydınlatan, mehtabımın habercileri o iki ‘ayın ondördü’ne o kadar çok ihtiyacım var ki …

Yine de sen gözlerini üzerimden eksik etme ki tam olayım, tam olalım, sen de eksik ve bensiz kalma …

29 Ağustos 2020

Düçar olup, bize kendini hatırlatmış ve bir süre hiç gitmeyip, bizi sevmiş. Şükrü ve sabrı hatırlatmış, kulağımıza küpe olmuş, bizi temizlemiştir, inşaallah. 

Cennetin içine hastalık sokmayan Allah’a şükürler olsun. 

27 Ağustos 2020

Bugün işinden memnun olan, işini çok seven, neredeyse koşarak işe giden çalışan sayısı yok denecek kadar azdır sanırım. 

Birçoğundan duyduğum “birşeyler yapmak lazım” düşüncesi, aslında hepsinin kendi potansiyellerinin üst düzeyde olduklarına ve isterler ve imkan da bulabilirlerse sevdikleri bir işi çok güzel yapabileceklerine olan inançlarından kaynaklanıyor.

Bu da gösteriyorki hepimiz atıl fabrikalarız aslında. Kapısına kilit vurulmuş fabrikalar. Çocukluktan başlayan, eğitim öğretim süreciyle devam eden ve sonrasında edinilen tecrübelerle zihin dünyamızda yarattığımız büyük fabrikalar ve bu fabrikaların içinde yine bize ait makineler, üretilecek ürünler, çalışma sistemleri var.

Tek sıkıntı bu fabrikaların anahtarının başkalarında olması! Kimde olduğunun da belli olmaması ayrı bir sıkıntı. Hayatımız biraz da o anahtarın nerede olduğunu aramakla geçiyor aslında. 

Anahtarın kendimizde olduğunu düşünmek ise acı veriyor insana. Çünkü hem sorumluluk almak hem de o fabrikayı işletememek acı veriyor.

Anahtarın bizde olduğunu unutarak aramaya devam etmek, sorumluluk almamak rahatlatıyor bizi.

Bu yüzden o atıl fabrikalar çürümeye mahkum oluyorlar. Bir başkası yeniden hayal edene kadar.

 

24 Ağustos 2020

En beklenmedik anda düşeceğim yakanızdan.

En güçlü olduğumu, olduğunuzu hissettiğinizde yıkılacağım.

En acı çığlıklarınızı atın istiyorum arkamdan, duyamayacak olsam da.

‘En’lerin ‘en’i bile beklemezdi bunu benden.

Hiç ummazdınız değil mi birgün düşeceğimi?

Hiç böyle yalnız bırakmamıştım kimseyi şimdiye kadar kendimden başka.

Hiç bu kadar merhamet yoksunu görmemiştiniz beni.

Hiç ağlatmamıştım kendi halime, şimdiye kadar sizi.

Şimdi seyreden ben, koşturan siz.

Şimdi, kendimize kazdığımız çukurlarda kalakaldınız bensiz.

Şimdi kim yeşertecek umutlarınızı?

Şimdi ateş, cehennem, Allah ve ben, birlikteyiz

20 Ağustos 2020

Bilgisayar programlarına internet üzerinden yapılan bağlantılarda anlık olarak bağlı ve canlı olarak etkileşim halinde olma durumudur.

Maalesef bazen hayatın kendisine çevrimiçi olmayı unutuyoruz.

19 Ağustos 2020

Özlemin böylesi, çok sık rastlanan bir şey olmasa gerek. Doğa’nın uyumasını beklemek, onun uykusuyla birlikte, huzurun sırrına bu şekilde varabilmek. Huzurun arandığı en kıymetli olmasının yanında, insanoğluna zararı en dokunmayanı, en masrafsızı, en masumu belki de. İnsanın huzur arayışı bitmiyor, bitmeyecek. Fıtri olarak; her nefsin arayışı içinde olduğu huzur tanımı ve seviyesi farklı, yüklenen anlamlarıyla farklı, yaşanan ve yaşatılan duygusuyla farklı bir arayış. 

 

Benim özlemim ve hasretim, sonbahar’a ve kış’a. Bekliyorum.

18 Ağustos 2020

Tüm dünyada bir anket yapılsın. Tek soruluk.  “En büyük derdiniz nedir?” Cevaplar sıralansın. En dertli insan bulunsun. Ve o, ölümle ödüllendirilsin. En dertsizimiz de cezaların en ağırıyla, sonsuza kadar dertsiz kalmakla cezalanlandırılsın.

İşte, adaleti sağladık. Başka derdimiz kalmadı ya. Bugün de Elhamdülillah. 

14 Ağustos 2020

Sen vardın
ve benden başka kimse yoktu
dosttun sen vardın
benden başka kimse yoktu
yârimdin sendin!
benden başka kimse yoktu
sevdaydın, sevgiydin, sendin
ama benden başka kimse yoktu
ben oldum
sonra sen oldun
sonra bizler olduk
sonra sevgi olduk
ve bittik…

Hayatımızın bir garantisi yok.

Yaşamımızın bir garantisi yok.

Hayatımızın nasıl şekilleneceğini kestirmemiz mümkün değil.

Nelerle karşılaşacağımızı asla bilemeyiz.

Büyük bir kaosun içindeyiz aslında. Etrafımızda büyük bir fırtına var. Bize dokunur mu dokunursa ne zaman dokunur Allah bilir.

Mutlu bir şekilde yaşadığımız bir an az sonra bambaşka şekil alabilir.

180 derece döner hayat. 

Küçük şeylerden mutlu olmak ve etrafımızdaki fırtınadan Yaradana sığınmaktan başka çaremiz yok.

Gam, keder çekmeye gelmedik dünyaya. Senden istenilen gibi yaşa ve gerisini bırak Allah’a.

11 Ağustos 2020

Yol almakla, yolcu gitmekle mükellef. Ayrılmaz ikili, ayrılmaz bir bütün. Hani birbirini seven, birbirini tamamlayan, biri olmazsa diğeri hayat bulamayan şeyler vardır, yol ve yolcu onlardan biridir. Yol yorar yolcuyu, hele hiç gitmemişsen o gidilecek yerlere, kallavi şekilde canını yakar. Yolcu ismiyle anıldın mı artık sana sabır gerekir ki, o adı hak edesin, sabrederek yolu tamamlamaya, eza ve cefa’yı göze alırsın. Yol gidilmekle bitmez, peşine bir başka yol, sonra bir başka yol daha çıkar. Her yolun yolcusu farklıyken, her yolcunun da yolu farklı ve istisnası boldur. Yol yorar bünyeyi, pekiştirir, sabrı öğretir, boyun eğmeyi öğretir, işlerin aheste ve ilmek ilmek örüldüğünü öğretir ki karşılığında yolcu olursun. Zor bir istikamet yol, yolun kişisi ise bu istikamete girdiği anda değil, mesafeyi içselleştirerek ve hakkını vererek yolcu olur. zor şu yolculuk işi, yolun kendisi gibi.

Eski Yazilar »