YAZARLAR

KATEGORİLER

ARŞİVLER

Bültenimize abone olun

22 Şubat 2021

Uyandım. İki üç saatlik uykunun verdiği ağırlıkla ve huzurla tekrar uzandım. Felçli hastalar gibi yalnızca gözbebeklerim hareket edebiliyordu. Kapalı perdenin ve gri bulutların arkasından gelen güneş ışıklarının belli belirsiz aydınlattığı tavanın, eskimiş boyasındaki fırça izlerinin bıraktığı tüm noktaları gezebiliyordum gözbebeklerimle. Zihnimdeki ağırlıkları taşıyan tüm bedenimin hareketsiz kalma arzusuna inat, gözbebeklerim Mars’ın, Ay’ın yüzeyinde geziyor gibiydi. O tepeden bu çukura, bu çukurdan şu karşı düzlüğe istediğim hızda gidebiliyordum.

Ölümünün, bir yalnızlıktan başka bir yalnızlığa savrulmamın üzerinden tam iki ay geçmişti. Yanımda yatan, soluyan, yaşayan, uyuyan ve yanında yatan günahkâra tutunmaya çalışan masumun nefes alış verişinden başka ses yoktu odada. Bana yaşadığımı hissettiren, bu kısacık an için, sadece bu sesti.